Bugünden..

Aklı başında bir adamın sözünü etmekten en çok zevk alacağı konu nedir ,bilir misiniz?Yanıt:Yine kendisi..Öyleyse kendimden söz edeyim biraz..Dostoyevski/Yeraltından Notlar

12 Temmuz 2010 Pazartesi

KOY







Narziss in yaşam alanıyla alakalı yazılan bir önceki yazıdan sonra onlarca,e-mail,telefon aldım.Anlaşılan narziss'ten çok koy ilgili bir merak konusuydu.Bir nevi Lost vari bir adadan bahsediyormuş gibi bir durum oluştu.O kadar da gizem yok aslında bu koyda.



Haftasonu Narziss i görmeye gittim.Epeydir gitmemiştim.Aslında aramız geçen aya kadar pek de iyi sayılmazdı.Bir reddedişti bizimkisi.Ben ona gitmiyordum açıkçası.Seneler olmuş koya gitmeyeli.Yolunu acaba bulabilecek miydim? Haritalarda olmayan,yolu da olmayan bir koya ulaşmak pekala güç gözüküyordu.Bir kaç yanlış yola girerek koya en yakın kasabayı buldum.Kasaba halkı koyu sır gibi saklıyor.Narziss le aralarında olan bir antlaşma bu.Kimseyi yaklaştırmıyorlar.Narziss kendisini soranlara cevap verilmemesini öğütlemiş herkese.Bir kaç kişi hariç.Bunlardan bir tanesi de benim.Kendimi tanıttıktan sonra yolun tarifini aldım.Tekrar arabaya koyuldum,bir plaja vardım,yanında kampçılar hemen.İçeriye doğru kıvrıldım,bir kaç yüz metre sonra,beni koya ulaştıracak patika yola ulaştım.Arabamı bir zeytin ağacının altına park ettim.Yaya yol yaklaşık 1 saat sürüyor,bunun için bol sol su aldım.Şapkam ,gözlüğüm ve Narziss için aldığım bir hediye.

Patikayı bulmak zor oldu.Ekili bir arazini dibinden çalılıklar başlıyor,yamaç yukarı çıkıyorsunuz.Bir kaç denemeden sonra yolu buldum,çalılar,dikenler,orman derken yürümeye devam ettim.Denize paralel bir şekilde yürüyordum.Yaklaşık 45 dakika sonra sahie indim,buradan da 15 dakika yürüdüm,sahildeki kaya bloka yaklaştım,arkasında koyun olduğunu biliyordum.Heyecanlanmıştım.Ben Narziss i görmek üzereydim ne de olsa. Kayaya tırmandım ve Aman Allahım .Koy karşımdaydı.Bir ağacın altına oturdum.O nu görmek istiyordum,etrafta yoktu.Aniden bir ses: "Hoşgedin ,dostum." Bu söz çektiğim o yorucu yolu hemen unutturuverdi bana.

"Sana ne diye hitap edeyim?Narziss mi ,Goldmund mu ,O'nu buldun mu yoksa?" diye sordum.Bana anlattı,anlattı,durmadan anlattı,cevabın çok ötesine geçti.Belki de O Goldmund'du.Arınmak için buraya gelmişti kim bilir.Tam bunları düşünürken Narziss oluverdi birden.Nasıl bir adamdı bu.

Çok oturdum.Burada kalmanın,hergün küçük adaya kadar yüzmenin ve Onunla sohbet etmenin dünyada eşinin olmadığını bir kez daha anladım.

Ayrıldım.Yol üzerindeki büyük zeytin ağacı ve hemen sonrasındaki çam fidanından sonra patikayı buldum .Arabamı dörtüleri yakmış beni bekliyor gördüm.Bindim ve hızla uzaklaştım.






10 Temmuz 2010 Cumartesi

Profiller'den Seçmeler :Narziss


Narziss ,İstanbul da doğdu.

Yatılı okullarda okudu.Devletten burs aldı.Trafik cezası yedi.Korsan CD aldı.
Şimdi koyda.
Bir röportajında haftanın 6 günü olduğunu söyedi.Bir günü saymadığını,o gün kasabaya inip derslere girdiğini,mektuplarını aldığını,alış-veriş yaptığını ve telefonunu şarz ettiğini söyledi.Telefonun şarzının 5 gün dayandığını ,bir gün iletişimsiz kaldığını vurguladı.Hoş diğer günler de kimseyle görüşmediğine göre telefonun hangi amaçla yanında taşıdığı bir sır niteliği taşıyor.


Leonard Cohen i koyuna çağırıp 1 gün misafir etti.Ünlü müzisyenin İstanbul a verdiği konserden sonra ortadan kaybolduğu bir günü nerde geçirdiği böylelikle belli olmuş oldu.Gece sahilde ateş yakıp denizin dalgaları eşliğinde gitarıyla beraber mini bir konser sunan Cohen tekrar geleceğini söyledi.

Öğretmenlik yapan Narziss çok öğrencisi olmayan okulunda tüm derslerini tek günde toplayarak diğer günleri tek başına koyda geçirmektedir.

Narziss şehirden uzak bir hayat sürmektedir.Ege de henüz otelcilerin ve beach clubçıların keşfedemediği yolu da olmayan bir koyda yaşamaktadır.Tüm google earth aramalaına rağmen koyun bulunamadığı biliniyor.Bir başkasıyla sohbet etme ihtiyacını MSN ve telefon yerine ,sürülerini otlatırken uğrayan çobanlarla gideren Narziss bu durumdan oldukça memnun görünmekredir.

Dini hasssiyetleri tam bilinmese de kasabadaki caminin hocasına namaz surelerini bildiğini ,ahirete de inandığını söylemiştir.Mevcut hükümetin icraatlarını beğenmemesine rağmen anayasa paketi referandumunda "evet" oyu kullanacağı tahmin edilmektedir.

Anti milliyetçi,anti popülist ve anti kadın olduğu bilinmektedir. Kadın düşmalnığı dikkat çekicidir.Eşcinsel eğilimleri olmamasına rağmen bunun nedeni epeyce araştırılmıştır.Son olarak da ,hayatının bir evresinde sonu kötü biten kuvvetli bir aşk macerasından sonra okuduğu Tolstoy'un Kroyçer Sonat adlı romanının bu düşmalığı tetiklediği tahmin edilmektedir.

Güçlü bir hayalgücünün olduğu bilinen Narziss ,hayalgücünün insanı mutlu etmeye yeteceğini söylediği kasabanın kahvesinde ,oturanlar bir an sessizliğe bürünmüş,bu sessizlik yavaşlık olarak etrafa yayılmıştır.

Son cümle gibi arasıra anlaşılması güç sözler eden Narziss "neden Narziss" sorusuna
"Goldmund'u bulmak için " diye cevap vermiştir.

Adı bilinmeyen bir blogda ingilicze olarak yazılarını düzenli olarak yayınlayan Narziss blogun ingilizce olmasını "Türklerin uğraşacak daha önemli işleri var diye" cevaplamıştı..Nadiren de olsa bu blogla yazılarını Türkçe yayınlayan Narziss hala çok sevdiği koyunda ,tüm gizemini korumaya devam ediyor..






Görüntülü Analizler


Son bir kaç günde okuduğum sözlerin, hoş olanlarını masaya yatıralım burada:

"Evlilik hayal gücünün mantığınyenmesiyle gerçekleşir" (Oscar Wilde)

Analize başlıyorum:

Doğru dedin Oscar.Evlilik hakında diğer dediklerinde de haklıydın .Evliliği ,bir bardak süt için evde inek beslemeyle tarif ettiğin gibi.Eşcinsel olman mı seni bu kadar evlilik düşmanı yapıyor.Peki ya ben seni neden haklı buluyorum .Yoksa ben de mi................? Amaaaaan tanrııııııııııım!!! :)) İçerik olarak bakarsak haklı olduğun ortaya çıkar.Mantıklı bir iş değil.Bunu evlilere sorun mesela.Hayal gücü besler evlilik girişimini.."Bi evimiz olur,çocuğumuz olur,ben sana hergün kahvaltı hazırlarım,hayatı beraber yaşarız,beraber eğleniriz ,beraber ağlarız,akşam eve gidince yiyecek sıcak çorbam olur....." YALAAAAAAAAAAAAAN. Boş vaad bunlar,çoğu gerçekleşmeyen.O halde evleneceklerin başka gayeleri omalı ,adam akılı.


İkinci alıntı:

"Oysa Yuri'nin tek yaptığı kaçmaya çalışmak olmuştur.Uzun süre direnmiştir,tutkunun ellerine bırakmamaya kendini" (Dr. Jivago romanından)

Yuri aslında evli ve çocukludur fakat başka bir evli kadına aşıktır.Tutkudan kaçmak derken kendisini, sevgilisinin kollarına bırakmaktan bahsediyor.

Yuri'cim,seni en iyi ben anlarım bu dünyada..Evli değilim ama tutkulu bir aşk yaşamamak için çok sağlam bir nedenim var.Ama bu nedeni de senin gibi herkese ifşa edemeyeceğim.O kaçmak eylemini yapmak ne zordur.Duygularına ket vurmak,mantığına uymak.İşin zor be Yuri,benim de...


Üçüncüsü yine Dr. Jivago'dan:

"Güle güle sevgilim.Seninle artık öbür dünyada buluşuruz.O zamana kadar hoşçakal.Bir daha göremeyeceğim seni bir tanem"

Ah Yuri ah..Senin bu sözlerin içimi parçalıyor.Aşkını öbür dünyaya ertelemek,tehir etmek ne ulvi bir duygudur.Ne saf bir sevgidir."Öbür dünya " vurgusu ne kadar değişiktir,ne kadar bir başkadır.

İçimi parçalıyor çünkü ben de bir zamanlar birisini böyle sevmiş ve buna benzer cümleleri söylemiştim.İçim parçalanıyor çünkü tekrar böyle bir aşk yaşamaktan ödüm kopuyor.